Emânete ihânet etmeyin... Hâlinizden şikâyet etmeyin... Büyüğünüze emretmeyin... Boş şeylerde ısrar etmeyin... Câhillerle sohbet etmeyin... Nefesinizi boşa tüketmeyin... İnsanları bekletmeyin... Etrafınızı kirletmeyin... Hayatınızı mahvetmeyin... Kimseye minnet etmeyin. İnsanları yüzüne karşı methetmeyin... Kimseye küfretmeyin... Kötülüğe meyil etmeyin... Malınızı boşa sarf etmeyin... Sırrınızı açık etmeyin... Her şeyi merak etmeyin... Suçunuzu inkâr etmeyin... Şerefinizi kaybetmeyin... Vatanınızı terk etmeyin... İyiliğe niyet edin... Büyüklere hürmet edin... Sıkıntıya sabredin... Aza kanaât edin... Sözünüzde sebat edin... Bildiğinizle amel edin... Hatanızı kabûl edin... Yaramaz ise def edin... Varken tasarruf edin... Âlimlerle sohbet edin... Nefsinizle inat edin... Sofranıza dâvet edin... Zararlıysa men edin... Seviyorsanız ifâde edin... Kalbleri fethedin... Misâfire ikram edin... Muhtâca yardım edin... Bilseniz de istişare edin... Tehlikeye dikkat edin... Hakkı teslim edin... Unutacaksanız kaydedin... Esirgemeyin lûtfedin... Gariplere merhamet edin... Kazanmaya gayret edin... Çalışanı takdir edin... Başarıyı tebrik edin... Mâzereti kabûl edin... Her an tevekkül edin... Hastaları ziyâret edin... Çocuğunuzu terbiye edin... Herkese tebessüm edin... Güvenseniz de kontrol edin... İnanmayana ispat edin... Fakirleri gözetin... hayır için sarf edin....

بسم الله الرحمن الرحيم . الحمد لله رب العالمين . الرحمن الرحيم . مالك يوم الدين . اياك نعبدواياك نستعين . اهدناالصراط المستقيم . صراط الذين انعمت عليهم غيرالمغضوب عليهم ولاالضالين . امين

Free Image Hosting At site

Görmek isteyipde Göremediğiniz mekanlar

TIKLAYIN GÖRÜN


UYAN MİLLETİM UYAN


23 Ocak 2011 Pazar

Başörtüsü özgürlüğü ve fesat çıkaranlar !







Onlara: Yeryüzünde (küfür ve günah işleyerek, mü´minleri aldatarak) fesad çıkarmayın, denildiği zaman: “-Bizim işimiz, ıslâh etmektir.” derler.(BAKARA SURESİ - 11.Ayet. )
" İyi bilesiniz ki, onlar bozguncuların ta kendileridirler, fakat bunun farkında değildirler."(BAKARA SURESİ - 12.AYET)

Yani, bunlar sadece yalancılık ve aldatma ile yetinmiyorlar, bu kötü sıfatlarına küstahlığı ve kör inadı da ekliyorlar. Bunun sonucu olarak kendilerine "Yeryüzünde bozgunculuk çıkarmayın" denilince bozguncu olmadıklarını söylemekle yetinmiyorlar, "Biz yapıcı, düzeltici kimseleriz" demekle daha da ileri giderek işi şımarıklığa ve yaptıklarını haklı göstermeye dökmektedirler.

En iğrenç bozgunculuğu yaptıkları halde kendilerinin yapıcı ve düzeltici olduklarını ileri sürenlerin sayısı her devirde çoktur. Bunlar böyle derler, çünkü ellerindeki değer ölçüleri, kriterler bozuktur. Çünkü insanın vicdanındaki ihlâs ve sırf Allah´ı amaç bilme ölçüsü bozulunca diğer ölçülerinin ve değer yargılarının da bozulması kaçınılmaz olur. Başka bir deyimle yüce Allah´a ihlâsla bağlı olmayanların, kalplerinde böylesine kesin inanç barındırmayanların bozguncu davranışlarının farkına varmaları imkânsızdır. Sebebine gelince; böylelerinin vicdanlarındaki iyilik-kötülük, yapıcılık ve bozgunculuk ölçüleri kişisel arzu ve ihtiraslarına göre sık sık değişir, hiçbir zaman ilâhî bir kaidenin üzerine oturamaz.
İşte bundan dolayı şu gerçekçi tanım ve kesin akibet bildirimi ile karşı karşıya geliyorlar:
"İyi bilesiniz ki, onlar bozguncuların ta kendileridirler, fakat bunun farkında değildirler."(BAKARA SURESİ - 12.AYET)

"Mü´min kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar, zinetlerini (süslerinin takılı olduğu boğaz, baş, gerdan, kol, bacak ve kulakları gibi yerlerini) açıb göstermesinler. Ancak bunlardan görünmesi zaruri olan (yüz, eller ve ayaklar) müstesnadır.Baş örtülerini yakalarının üzerine koysunlar (göğüs ve boyunlarını göstermesinler)..."Kur'an-ı Kerim » 24 / NÛR - 31.


"Kendiliğinden görünenleri dışındaki süslerini teşhir etmesinler." Kadın için süslenmek helaldir. Bu kadının fıtratından gelen bir isteğe cevap niteliğindedir. Bütün kadınlar güzel olmaya, güzel görünmeye meraklıdırlar. Süslenme kavramı ise, çağdan çağa değişir. Ama süslenmenin fıtrattaki esası tek ve değişmezdir. O da güzel olma, güzelliği tamamlama ve bunu erkeklere gösterme isteğidir.
İslâm bu fıtri isteğe karşı çıkmaz. Sadece onu düzene koyar, kontrol altına alır. Onu hayatı paylaştığı erkeğe doğru yöneltir, başkasının göremediği şeyleri sadece ona gösterir. Bir sonraki ayette sözkonusu edilen ve bu süsleri görmekle içlerinde şehevi duygular uyanmayan, mahrem olmayan akrabalarında bu erkekle birlikte bazı şeyleri görmelerinde bir sakınca yoktur.
Fakat yüz ve ellerde, kendiliğinden görünen süslerin açıkta olmaları caizdir. Çünkü Hz. Peygamber -salât ve selâm üzerine olsun- Hz. Ebubekir in -Allah ondan razı olsun- kızı Esma´ya "Ya Esma, bir kadın hayız (aybaşı hali) görmeye başlayınca (Buluğ çağına gelince) -yüz ve ellere işaret ederek- bunların dışında herhangi bir yerinin görünmesi doğru değildir" (Ebu Davud rivayet etmiş ve "mürsel" bir hadistir demiştir.) demekle el ve yüzün görünmesinin caiz olduğunu vurgulamıştır."Başörtülerinin uçlarını yaka altlarına kadar sarkıtsınlar.
Ayette geçen "Ceyb" elbisenin göğüs kısmındaki açıklıktır.
"Khimar "ise; baş boyun ve göğüs örtüsüdür. Bu, kadınların baştan çıkarıcı yerlerini örtmeleri, aç bakışları sunmamaları içindir. Kasıtsız ve ani bakışlar da bunun içindedir. Şayet kadının baştan çıkarıcı ve uyarıcı yerleri açıkta olursa, Allah´tan korkanlar bu kasıtsız ve ani bakışın devam etmesinden veya tekrarlanmasından sakınsalar bile, meydana gelişinden sonra içlerinde gizli bir arzu kalır.
Kuşkusuz yüce Allah, kalplerin bu tür bir bela ile denenmesini, sınanmasını istemez....
Adem Armağan

http://www.adanaimamhatip.com/roportajdetay.asp?tablo=roportajlar&id=57